Shibari ve Kinbaku, yalnızca erotik veya seksüel bir pratik olarak sınırlı değildir. Tam tersine, bu esaret sanatı çok çeşitli yönleri içeren güzel, işlevsel ve güvenli bir deneyim sunar. Bu sanatın uygulanması, Japon kültür ve geleneklerine olan derin bağlılığı gösterir. Shibari, bu perspektiften bakıldığında bir ritüel olarak görülür; bağlarken ipleri sarmak, düğümlemek için yapılan temel hareketler, Japon kaligrafi pratiğinde fırçaya uygulanan temel hareketlerle benzerlikler taşır.
Bu sanatın temelinde, bağlayan ile bağlanan arasında bir duygu ve enerji aktarımı yatar. “Ki hairimasu” olarak adlandırılan bu aktarım, Shibari deneyiminin temel taşlarından biridir. Bağlayanın ellerinden geçen her hareket, bağlanan kişiye duygu dolu bir temas sağlar.
Düğümler, bu sanatta hem işlevsel hem de nitelikli bir estetiği temsil eder. “Kazarinawa” olarak bilinen bu düğümler, bağlanan kişinin güvenliğini sağlamanın yanı sıra görsel bir zenginlik katmak için ustalıkla kullanılır. İplerin sarması, bağlama sürecindeki incelikleri ve estetiği vurgular.
Bağlayanın, ipleri ustaca ve gereksiz adımlardan kaçınarak ergonomik hareketlerle kontrol etmesi önemlidir. “Sabaku” olarak bilinen bu hareketler, bağlanan kişinin rahatlığını ve güvenliğini sağlamanın yanı sıra sanatın akışını ve estetiğini korur.
Bağlayan, bağlama sürecinde bağlanan kişinin iç ritmine nasıl uyum sağlayacağını bilmelidir. “Merihari” terimi, basıncın ayarlanması ve akıllıca varyasyonların oluşturulmasıyla bağlanan kişinin konforunu ve güvenliğini artırır. Bu, Shibari deneyimini kişiselleştirir ve derin duygusal bağlar oluşturur.
Son olarak, özellikle askıda pozisyon ve bağa göre sahip zamanlamanın akıllıca olması önemlidir. “Maai” veya uzaklık kavramı, bağlayan ile bağlanan arasındaki doğru mesafenin korunmasını sağlar ve Shibari deneyiminin akışını etkiler.
Shibari ve Kinbaku, sadece fiziksel bir pratik olmanın ötesinde derin bir sanat ve deneyim sunar. Bu sanat formunun inceliklerine inmek, sadece bedensel zevklerin ötesinde derin duygusal bağlar ve estetik deneyimler sunar. Bu ritüel, bağlanan ile bağlayan arasında bir duygu ve enerji alışverişi ile işlenir, iplerin her bir sarması ve düğümü bu derin bağı güçlendirir.
“Derin Duygu” ve Bağlamları
Shibari’de merihari (減り張り), urawaza (裏技), sabaku (捌く), bağlayan ile bağlanan arasında derin bir bağ oluşturur:
Merihari ve Duyumsal Bağ: Merihari terimi, bağlama sırasında ipin bedene uyguladığı basıncın ayarlanmasını ifade eder. Bu, bağlayanın bağlananın bedenine olan dikkatini ve hassasiyetini gösterir. Doğru merihari, bağlanan kişinin rahatlığını ve güvenliğini sağlar.
Bağlanan kişi, bağlayanın bu dikkatli ve hassas dokunuşlarıyla kendini fiziksel olarak güvende ve korunmuş hissedebilir. Bu, bağlananın bağlayana güven duymasına ve duygusal bir bağ oluşturmasına yardımcı olabilir.
Urawaza ve Yaratıcı Bağ: Urawaza terimi, geleneksel tekniklerin dışında veya beklenmedik yöntemlerle yapılan ip bağlama tekniklerini ifade eder. Bu, bağlayanın yaratıcılığını ve özgünlüğünü ortaya koymasını sağlar.
Bağlayanın bu özgün ve yaratıcı yaklaşımı, bağlanan kişi üzerinde duygusal bir etki yaratabilir. Bağlanan, bağlayanın kendisine özel bir şekilde odaklandığını ve onun için özel bir şeyler yarattığını hissedebilir, bu da duygusal bir bağ oluşturabilir.
Sabaku ve Fiziksel Bağ: Sabaku terimi, ipin bedene temas ettiği ve nasıl yönlendirildiği anlamına gelir. Bu, bağlayanın ipi bedene nasıl uyguladığını ve yönlendirdiğini ifade eder.
Bağlayanın bu dikkatli ve duyarlı dokunuşları, bağlanan kişinin fiziksel duyumlarını artırabilir ve duygusal bir bağ oluşturabilir. Bağlanan, bağlayanın kendisine olan dikkatinin ve duyarlılığının farkına vararak kendini anlaşılmış ve değerli hissedebilir.
Geleneksel Ritüel ve Akış
Bu terimler, Shibari’nin sadece fiziksel bir etkileşim değil, aynı zamanda derin duygusal bir bağ oluşturma potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Bağlayan ile bağlanan arasındaki bu duygusal bağ, güven, saygı, anlayış ve kabul gibi duyguları içerebilir ve Shibari deneyimini daha derin ve anlamlı hale getirebilir.
Shibari veya Kinbaku’nun sadece erotik veya seksüel bir pratik olmadığını vurgulamak önemlidir. Gerçekten de, bu sanat formu çok daha geniş bir yelpazeye yayılan güzel, işlevsel ve güvenli bir esaret sanatıdır. Bu sanatın uygulanması, Japon geleneklerine olan bağlılığı ve belirli ritüelleri içerebilir. İşte bu perspektiften bakıldığında;
Ritüel ve Gelenek: Shibari veya Kinbaku, bir ritüel olarak görülebilir. İplerin sarması, düğümlenmesi ve bağlama işlemi, Japon kaligrafi pratiğinde kullanılan hareketlere benzer bir estetik ve ritüel taşır.
Duygu ve Enerji Aktarımı: Bağlayan ile bağlanan arasında her zaman bir duygu ve enerji aktarımı olmalıdır. Bu, sanatın derinliğini ve bağların daha anlamlı hale gelmesini sağlar.
Düğümler ve Estetik: Düğümler, işlevsel olmanın yanı sıra nitelikli ve estetik açıdan da dikkate alınmalıdır. Bu düğümler, güvenliği sağlamanın yanı sıra görsel olarak da hoş bir görünüme katkıda bulunabilir.
Ergonomik Hareketler ve Kontrol: Bağlayan, ipleri ustaca ve gereksiz adımlardan kaçınarak ergonomik hareketlerle kontrol etmelidir. Bu, bağlanan kişinin rahatlığını ve güvenliğini sağlamanın yanı sıra sanatın akışını ve estetiğini korur.
İç Ritme Uyum ve Merihari: Bağlayan, bağlama sürecinde bağlanan kişinin iç ritmine nasıl uyum sağlayacağını bilmelidir. Merihari, basıncın ayarlanması ve varyasyonların akıllıca uygulanmasıyla bağlanan kişinin konforunu ve güvenliğini artırır.
Zamanlama ve Uzaklık: Özellikle askıda pozisyon ve bağa göre sahip zamanlama önemlidir. “Maai” veya uzaklık kavramı, bağlanan kişi ile bağlayan arasındaki doğru mesafenin korunmasını sağlar.
Bu öğeler, Shibari veya Kinbaku’nun sadece fiziksel bir pratik olmanın ötesinde derin bir sanat ve deneyim olduğunu vurgular. Bu sanat formunun derinliklerine inmek, sadece bedensel zevklerin ötesinde derin duygusal bağlar ve estetik deneyimler sunabilir.